Menü Kapat

HOCALAR ÇOK YEMEZ

Yirmi yıllık görevim boyunca her din görevlisinin olduğu gibi benim de birçok anılarım var. Ama bunlardan bazısı var ki tazeliğini hep koruyor. Çünkü mana ve ehemmiyeti ile çarpıcı hatıralardır.

İşte benim hatıram çarpıcılığının yanı sıra, etkileyici olmasıdır. Sözü fazla uzatmayalım; 15 yıl önceydi, bir düğünde başıma geldi. Ne geldi? Diye soruyorsunuz tabii.anlatayım:efendim ben naçizane düğünlerde def ile ilahiler ve ezgiler, aralarda da şimdi stand-up dedikleri ama bizim öz kültürümüzde orta oyunu- meddah karışımı mesajlı espiriler yapıyorum..böylece düğünü matem havasından çıkartıp, İslam’ca eğlenmeye bir örnek vermeye çalışıyorum.ama bir kuruş para almadan yapıyorum.

Yine bir düğüne gittik. Hem de hiç tanınmadığımız Dörtyol’daki bir beldeye gittik. Elimizin elverdiği, dilimizin döndüğünce gök kubbede bir hoş seda bırakmaya çalıştık. Program bitti. Masalar açıldı ve velime yemeği serilmeye başlandı. Davetliler başladı hafif espiri ile bize takılmaya; biri:”ben hocalarla beraber yiyeceğim” deyince, diğeri: “niye?” Diyor.”Hocalara bol yemek gelir” cevabını konduruyordu. Bir diğeri: ”ben de hocalarla beraber yiyeceğim” deyince, bir diğeri:”niye?” Sorusunu sorarak adeta orta oyunu oynuyorlardı.

Niye sorusuna cevaben:“çünkü hocalara yağlı yemek gelir” diyordu. Ben ise bu tasvip etmediğim ama insanların espiri yaptığını bilerek tebessümle:”hayır ben fazla yemem veya ben yağlı yiyemem” gibi cevaplarla geçiştiriyordum ki; birisi; “adamın birinin bostanına bir hocayla bir öküz girmiş” demesi ile diğerleri gıcıkca ve alaylı bir eda ile:”eee sonra nolmuş?” Diye soruyor.

Fıkrayı anlatan iştahla ve gülerek anlatmaya devam ediyordu:”bostan sahibinin çocuğu seslenmiş babasına:”baba, bostana bir hoca ile bir öküz girdi ne yapayım?”

Baba:”öküzü bırak, hocayı çıkar oğlum” demiş, deyince düğündeki herkes gülmeye başladı. Hem de ne gülmek! Kahkahalar atıyorlar…

Takdir buyurursunuz ki bende bu sözler ve gülüşler şok etkisi yaptı. Beni tanımıyorlardı ama hoca olamam onlara yetiyordu. Ve bana hakaret ettiklerini adeta farkında bile değillerdi.

Bir kere ben, düğünlerde ki velime yemeklerinden yemek sünnet olduğu için, yapılan burada kulaklı çorba dedikleri, başka yerlerde yüzük veya mantı çorbası dedikleri çorbadan bir tas içer, kalkarım.

Ama beni tanımamalarına rağmen ;”öküzü bırak, hocayı çıkar oğlum” sözünü duyunca, masadan kalktım ve sandalyemi alarak bir portakal ağacının dibine gittim ve şöyle dedim:”hoca bostandan çıktı, buyursun öküzler”

Bu sefer de, davetliler şok olmuştu.çünkü benden böyle bir çıkış beklemiyorlardı anlaşılan..

Fıkrayı anlatan adam:”ama hocam ben şaka yaptım” diye kendini savununca, bende:”ben şaka yapmıyorum. Buyursun öküzler” adam:”ama hocam sen bizi öküz yaptın ayıp oluyor” deyince, ben parlamışım:”bre ahlaksız adam! Sen bizi öküzden de aşağı yaptın. Ben sana paye verdim. Asıl ayıp hatta terbiyesizlik senin yaptığındır.” Hiç kimsede ses çıkmıyordu. Düğün sahibi gelip hocam ben özür dilerim buyurun yemeğe dedi ise de “ben hayır bu ortamda daha fazla kalamam ve burada da yemek yiyemem”. Dedim ve düğünden ayrıldım.

Aslında bu hatıram şimdi dillere destan olmuş. Ve kimse eskisi gibi buralarda hocalara böyle aşağılayıcı hakaretler yapamamaktadır. Zira “çok yemek kâfirlerin özelliğidir” der peygamberimiz. Onun için mü’min çok yemez, hoca da. Çünkü bizler her şeyimizle örnek insanlarız. Her şeye rağmen de örnekliğimizi devam ettirmeliyiz. Hocalar çok yemez, çok çalışır… (2010)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir