Menü Kapat

Mutluluğun Reçetesi: 6S + 1İ +1M

6S+1İ+1M

Mutluluğun Reçetesi: 6S + 1İ +1M

Evlilik sırasında ortaya çıkan problemlerin nasıl çözümlenmesi için; “işe haklardan değil, vazifelerden başlamalı”!

Mutlu olmak herkesin hakkıdır. Ancak mutlu olmak herkesin kendi elindedir.

“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rum, 30/21)

1)Sevgi,

2)Saygı,

3)Sadakat,

4)Sabır,

5)Sorumluluk

6)Samimiyet

+İLGİ ve iletişim

+Mânevîyat

NOT: Gösterdiğin ilgi alacağın ilgi olacaktır!

Ama Mânevîyatsız hiçbiri olmaz!

1-Değeri bilinen yerde yeşeren: SEVGİ

وَمِنْ اٰيَاتِهٖٓ اَنْ خَلَقَ لَكُمْ مِنْ اَنْفُسِكُمْ اَزْوَاجاً لِتَسْكُـنُٓوا اِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ مَوَدَّةً وَرَحْمَةًؕ اِنَّ فٖي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ

“Onlara ısınıp kaynaşasınız diye size kendi türünüzden eşler yaratıp aranıza sevgi ve şefkat duyguları yerleştirmesi de O’nun kanıtlarındandır. Doğrusu bunda iyi düşünen kimseler için dersler vardır.” (Rum-21)

Sevdirmeye gayret etme kendini, sevilmeye terk et!!!?

“Biriniz kardeşini (Allah için) seviyorsa, ona sevdiğini söylesin.” [Ebû Dâvud -Tirmizî]

“İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Size, yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir iş göstereyim mi? Aranızda selâmı yayın.” (Müslim, Îmân, 93)

وَاللّٰهُ جَعَلَ لَكُمْ مِنْ بُيُوتِكُمْ سَكَنًا…

“Allah, evlerinizi sizin için bir huzur ve sükûn yeri yaptı.”[ Nahl, 16/80]

Allah için seveni Allah da sever.

Bir hadis-i kutsîde Hz. Peygamber (sav), Allah’ın şöyle hükmettiğini haber veriyor: “Benim rızam için birbirlerini sevenlere, benim için bir araya gelenlere, benim için ziyaretleşenlere, benim için birbirlerine harcayanlara benim sevgim vacip olur.”[ Muvatta]

Başka bir hadis-i kutsîde Allah Taala buyuruyor ki: “Benim celalim adına birbirlerini sevenler var ya! Onlar için öyle minberler vardır ki, peygamberler ve şehitler bile onlara gıpta ederler.”[ Tirmizi]

Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım,

Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz!

Yunus Emre, bize kolay bir iş tavsiye etmektedir: Sevmek ve sevilmek. Ancak bu işler yalnız başına gerçekleşemeyecektir; bizim önce birbirimize danışmamız gerekecektir. Birbirimize danışırsak, işlerimiz kolaylaşacak ve birbirimizi sevmeye vaktimiz olacaktır. Eğer biz birbirimizi sevmeyecek olursak zararlı da çıkacağız. Çünkü biz insanlar dünyanın birer misafiriyiz; burası, yani dünya kimseye kalmayacaktır. Eğer karşılıklı sevgilerle dünyamızı yaşanır hale getirebilirsek elbette mutlu olacağız; ancak bu da kolay kolay gerçekleşemeyecektir. Çünkü insanlar birbirlerini sevmemek tedir. Onlar, birbirlerine düşman gözüyle bakmakta, âdeta kendilerinden başkalarının yaşamaya hakkı olmadığına inanmaktadır.

Beni seviyor musun?’ diye sorma bana! Gönlüne sor. Sen beni seviyorsan, ben de seni sevmişimdir…

“Aynalar türlü türlüdür. Yüzünü görmek isteyen cam’a bakar, özünü görmek isteyen can’a bakar.”

Beni seviyor musun?’ diye sorma bana. Gönlüne sor. Sen beni seviyorsan, ben de seni sevmişimdir…

“Aynalar türlü türlüdür. Yüzünü görmek isteyen cam’a bakar, özünü görmek isteyen can’a bakar.”

“‘Seni sevmeyene fazla sabır gösterme. Sabrının adı yüzsüzlük olur. Bu kadarla kalmaz.

Fedakârlığın eziklik, sevgin de kişiliksiz olur.’” UNUTMAYIN! VARLIĞINIZDA KIYMETNİZİ BİLMEYENLERE, YOKLUĞUNUZLA TERBİYE EDİN!

MİSALLER; (DÖRT ÖRNEKLE ANLAYALIM)

  1. ‘’Sevgi sözleri muhabbeti artırır’’

Efendimiz (S.A.V) evliliğinde tatlı ifadeleri sık kullanır, hoş lakaplar takardı. Annemize “Aiş” (Ayşecik), Humeyrâ (gülyüzlü) diye sesleniyordu.

  1. PEKİ BANA NE KADAR AŞIKSIN?!

Bir gün Mevlana eve girer ve hanımı ona sorar; Bu kadar aşıksın Mevlaya şükürler olsun, bu aşkı yaşayıp, yaşatana. Peki bana ne kadar aşıksın der; Mevlana hanımına şöyle der;

Sen benim; Yaradan’dan ötürü yaradılanı sevişim,

Bir adım gelene, on adım gidişimsin,

Ve herkesi olduğu gibi kabul edişimsin.

 

Sen benim; yalandan ve sahteden kaçışım,

Riyadan bıkışım, gerçeği arayışımsın,

Ve nihayet doğrunun tadına varışımsın.

 

Sen benim; haksızlığa ve zulme baş kaldırışım,

Mazluma kucak açışım, zalime düşmanca bakışımsın,

Ve mağdurdan yana tavır alışımsın.

 

Sen benim; bugünüme şükür ve yarınıma dua edişim,

Azla yetinişim, çoğa göz dikmeyişimsin,

Ve kapanmayan avuç içimsin.

 

Sen benim; hayat ve kaderle inatlaşmam,

Ekmek için kavgam, bitmek tükenmek bilmeyen davamsın,

Ve zorluklara karşı yılmayışımsın.

 

Sen benim; menfaate ve çıkara tepkim,

Almak için verene öfkem, ille de karşılık bekleyene lanetimsin,

Ve alayına isyan edişimsin.

 

Sen benim; ahlaksızlık ve yozlaşmayla mücadelem,

Para için kendini satana küfredişim, başkalaşana verip, veriştirişimsin ve eskiyi özleyişimsin

 

Sen benim; duygusal yaradılışım,

En ufak şeyi kafaya takışım, kolay unutamayışımsın,

Ve bundan bir türlü sıyrılamayışımsın.

 

Sen benim; sonsuz sadakatim,

Merhametim, hissiyatim, şefkatimsin,

Ve aman diyene yüz çevirmeyişimsin.

 

Sen benim; her şeye rağmenim,

Asla pes etmeyişim, başımı öne eğmeyişimsin

Ve ümidimi yitirmeyişimsin.

 

Sen benim; yaşama ülküm,

Namusa olan düşkünlüğüm, namussuzluğa küskünlüğümsün,

Ve gururum, onurumla olan bütünlüğümsün.

 

Sen benim; karakterim ve kişiliğim, fikrim, hissimsin ve hayata bakışımsın.

  1. En sevdiğine pastayı ver DEYİNCE, KARDEŞİNE VERDİ…

Yaş günü pastasını kesen delikanlı, ilk parçayı en sevdiğine ver deyince annesi, her zaman çekiştiği ve bazen kavga ettiği; üç yaş küçük kardeşine verdi! Küçük kardeş abisine sarıldı ve hüngür hüngür ağladı…

  1. KAYNANASINI ÖLDÜRMEK İSTEYEN GELİN:

Vaktiyle bir kasabada, kayınvalidesiyle birlikte yaşayan bir gelin vardı. İkisinin de kişiliği tamamen farklıydı. Sık sık kavga edip tartışırlardı. Evde huzur kalmamıştı. Bitmez tükenmez gelin kaynana kavgalarından annesi ile karısı arasında kalan koca için de ev cehennem haline gelmişti.

Artık bir şeyler yapmak gerektiğine inanan gelin, doğruca babasının eski bir arkadaşı olan yaşlı bir aktara gitti ve derdini anlattı.

İlim ve marifet sahibi olan yaşlı aktar, ona bitkilerden yaptığı bir karışım hazırladı ve üç ay boyunca her gün azar azar, kaynanası için yaptığı yemeklerin içine koymasını söyledi. Zehir az az verilecek, böylece kaynanayı gelininin öldürdüğü belli olmayacaktı.

Yaşlı aktar gelin hanıma, kimsenin, özellikle de eşinin şüphelenmemesi için, kaynanasına çok iyi davranmasını, ona en güzel yemekleri yapmasını söyledi. Sevinç içinde eve dönen gelin, yaşlı adamın dediklerini aynen uyguladı. Her gün en güzel yemekleri yapıyor, kaynanasının tabağına azar azar zehiri damlatıyordu. Kimseler şüphelenmesin diye de ona çok iyi davranıyordu.

Bir süre sonra kayınvalidesi de çok değişmişti. Geline ne kadar kötü davransa da karşılığında tatlı dil ve güleryüz görmek kalbini yumuşatmıştı. Artık ona kendi kızı gibi davranıyordu.

Bir süre sonra, gelin hanım, kendisini ağır bir yük altında hissetti. Yaptıklarından pişman bir vaziyette telaşla aktarın yolunu tuttu ve yaşlı aktara, şu ana kadar kaynanasına verdiği zehirleri onun kanından temizleyecek bir iksir hazırlaması için yalvardı. Kayınvalidesinin ölmesini artık istemiyordu.

Yaşlı aktar, gözlerinden akan yaşlarla karşısında konuşup duran gelin hanıma baktı ve kahkahalarla gülmeye başladı.

“Kızım, sana verdiklerim sadece şifalı otlardı. Olsa olsa kayınvalideni sadece daha da güçlendirdin, hepsi bundan ibaret. Gerçek zehir ise senin kalbinde olandı. Sen ona iyi davrandıkça, nefret dağıldı ve yerini sevgiye bıraktı, böylece siz gerçek bir ana kız oldunuz” dedi.

2- Altın kural: SABIR

SEVGİNİN KABIDIR…

Yolların inişli çıkışlı olduğu gibi hayat yolu da engellerle doludur. İmtihan dünyası içerisinde aile bir sınavdan geçerse, herkes birbirine hakkı, sabrı ve metaneti telkin etmelidir. Gündemimizde asla yılmak ve yıkılmak olmamalıdır.

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اسْتَع۪ينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلٰوةِۜ اِنَّ اللّٰهَ مَعَ الصَّابِر۪ينَ

“Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin. Çünkü Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir.” (Bakara-153)

Sabrınızın zorlandığı zaman özellikle öfkelendiğiniz zaman; DUA edin kesin kabul edilir…

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا يَحِلُّ لَكُمْ اَنْ تَرِثُوا النِّسَٓاءَ كَرْهًاۜ وَلَا تَعْضُلُوهُنَّ لِتَذْهَبُوا بِبَعْضِ مَٓا اٰتَيْتُمُوهُنَّ اِلَّٓا اَنْ يَأْت۪ينَ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍۚ وَعَاشِرُوهُنَّ بِالْمَعْرُوفِۚ فَاِنْ كَرِهْتُمُوهُنَّ فَعَسٰٓى اَنْ تَكْرَهُوا شَيْـًٔا وَيَجْعَلَ اللّٰهُ ف۪يهِ خَيْرًا كَث۪يرًا

“SİZ EY imana ermiş olanlar! Hanımlarınıza, onların arzusu hilafına [baskı yaparak] mirasçı olma [ya çalışma]nız helal değildir. Ve açık bir şekilde hayasızca davranma suçu işlemedikçe ¹⁸ vermiş olduğunuz herhangi bir şeyi geri almak amacıyla onlara baskı yapmayın. Ve hanımlarınızla  güzel bir şekilde geçinin; çünkü onlardan hoşlanmıyor olsanız bile, olabilir ki hoşlanmadığınız bir şeyi Allah büyük bir hayra vesile kılmış olabilir.” (Nisa-19)

Eşler birbirlerini ihmal etmemelidir. “Koca eşini Allah’ın bir hediyesi olarak görmelidir. Mutlu olması için evlerindeki haramları teker teker çıkarıp atmalıdır. Kibir ve gururun cimrilik ve israf ve buna benzer kötü huyları çıkarmazsak evdeki mutluluğu yok eder.” dedi. Yuvayı korumak için gerekirse eşler rol yapmalıdır.

Sabır kelimesi bazen yanlış anlaşılabiliyor. Evlilikte sabır; şiddete, hakarete, iftiraya, hor görülmeye, aşağılanmaya göz yummak olarak anlaşılmamalı. Öfkeli anlarda bazen sesler yükselebilir, ağzınızdan kazara kötü kelime çıkabilir ya da kötü kelime duyabilirsiniz. Yaşanan bu olayları doğru okumak için bir adım geri çekilmek sabır olarak adlandırılabilir. Çünkü evlilik bir savaş değil. Evlenirken verilen ‘İyi günde, kötü günde, hastalıkta, sağlıkta eş olmak…’ sözündeki gibi bazı olumsuz durumları makul ölçüde sineye çekmek, beklemek ve sükunetle izlemek gerekir.

Sabıra misaller

1-Sokrates’e sormuşlar: Evlenmeli mi, evlenmemeli mi?…

“Hangisini yaparsan yap, pişman olacaksın…” karşılığını vermiş.

Sokrates bir gün öğrencileriyle birlikte pazarda yürürken, hanımı gelmiş… olmadık hakaretler etmiş. Sokratesten tık yok!

Sessiz kalmasına dayanamayan ve sinirlenem eşi bir kova suyu uzerine döküyor! yine tık yok! Öğrencisi dayanamıyor ve;”Hocam bu kadarda fazla değil mi?!” diyor.

Sokretes: “Bu kadar gürlemesinden sonra, yağacağı belliydi!” Olaydan etkilenmemiş görünen Sokrates öğrencilerine dönerek “Evlenin… Evlilik çok kutsal bir kurum. Evlenin… Eşiniz iyi çıkarsa mutlu olursunuz, kötü çıkarsa filozof…” der…

2-Bir gün Atina pazar yerinde birileri Sokrates ‘ e fena hakaret ediyordu; Sen bir alçaksın, cahilsin ve içki içicisin!

Sokrates, başını sallayarak cevap vermedi, sadece gülümsedi…

Zengin bir aristokrat, bu sahneyi izlerken ona sordu; Böyle hakaretlere nasıl tahammül ediyorsunuz? Kendinizi kötü hissetmiyor musunuz?

Sokrates yine gülümsedi ve dedi ki: ′′ Benimle gel “..

Tanıdığı bu aristokrat onu, eski bir tozlu depoya kadar takip etti…

Sokrates bir meşale yaktı ve işe yaramaz, paçavra delinmiş bir pelerin bulana kadar etrafı aramaya başladı… Bulduğu bu pelerini adama verdi ve dedi ki: ” bunu giyer misin sana uyar “.

Adam paçavra pelerine baktı, kızarak:

-” İyi misin Sokrates? Bu paçavrayı giyecek miyim, diyerek geri attı “.

Gördün mü, dedi Sokrat, elbette kirli ve eski pelerini giymeyi reddettin…

Aynı şekilde adamın söylediği saçma ve edepsiz sözler bana da dokunmadı…

Birisi sana istemediğin bir şeyi verdiğinde ve sen onu kabul etmediğinde reddedilen hediyenin sahibi kimdir?

Başkalarının hakaretlerine üzülmek ve öfkelenmek, onların attıkları paçavraları giymeyi kabul etmek gibidir…

Sorgulanmamış hayat, yaşanmaya değmez…

En akıllı kişi, neyi bilmediğini bilendir…

Kimseye bir şey öğretemem, sadece onların düşünmesini sağlarım…

Sadece bir iyi vardır; Bilgi …

Sadece bir kötü vardır; Cehalet.

Kuran kötü İki kadından bahseder… Hz. Nuh ve Hz.Lut (a.s.) karıları… bir kere bile boşanma sözünü söylemediler… yani sabırettiler.

 

3- Tüm evliliklere lazım olan: Saygı

Saygı kulağa çok resmî bir kavrammış gibi gelse de aslında evliliğin yapı taşlarından biri. Birbirini seven insanların birlikteliklerinde sevgi saygıyı beraberinde getirmek zorunda. Çünkü saygı yoksa sevgi azalmaya başlar. O yüzden saygı, çok düşünülmesi ve ciddi emek verilmesi gereken önemli bir konu.

3K =

  1. Karışma (yetkin dışındaki işlere karışma)
  2. Konuşma (yetkin dışındaki işlere dair sağda solda konuşma)
  3. Kaytarma (yetki alanındaki işlerden kaytarma, en iyi şekilde yap)

4- Her alanda önemli ama evlilikte daha da önemli olan: Sadakat

Güvenin olmadığı yerde sevgi ve saygı bitebilir. Basit görünen ‘pembe yalan’ denilen şey bile güvensizliğe sebep olabilir ve kafada soru işaretlerine yol açabilir. Sadakat ve güven kavramları sadece aldatmakla sınırlı olmayacak kadar önemli bir konu. Her şart ve koşulda kartların açık şekilde ve şeffaf olması evliliği iyileştiren bir unsur. Her zaman doğruyu söylemek ama doğruyu söyleme biçimini de bilmek önemli. Evliliği muhteşem hale getirmenin yolu partnerlerin evlilikle ilgili donanımlarını her geçen gün iyileştirmeleriyle mümkün. İletişim becerileriyle donanmak, evlilik ve aile ilişkileriyle ilgili kitaplar okumak, hayat tecrübelerini dinlemek evliliklere artı bir değer katabilir.

Öyküyü bilirsiniz;

Dört mumdan birincisi barıştı.

“Hiç kimse yanık kalmamı istemiyor” dedi…

Kısa bir süre sonra ışığı gitgide azaldı ve söndü barış…

İkinci mum, “Ben güvenim” dedi…

“İnsanlar beni gerekli görmüyorlar, bana gerek yok” dedi, söndü o da…

Üçüncü mum “sevgi” idi…

”Ben sevgiyim, yok edildim…” dedi, çırpına çırpına söndü…

Çocuklar mumların bir bir söndüğünü görünce ağladılar.

Dördüncü mum onlara, “Ben umudum.

Ben yandığım sürece beni alıp diğer mumları yeniden yakabilirsiniz” dedi…

DÖRDÜNCÜ MUMUNUZ HİÇ SÖNMESİN ..

5- Hayatı güzelleştirdiği gibi evliliği de güzelleştiren: Sorumluluk

Aile bir otomobile benzer; direksiyonda mutlaka bir kişinin bulunması gerekir! İki kişinin aynı anda otomobili kullanmaya kalkışması durumunda kaza kaçınılmaz olacaktır.

Sorumluluk sahibi olmak hayatın her döneminde önemli. Evde, işte, okulda her nerede olursa olsun herkesin büyük ya da küçük bazı sorumlulukları var. Evlilikte de partnerlerin sorumluluk sahibi olması evliliği güzelleştiren, mükemmeli arayanlar için olmazsa olmaz bir konu.

6- SAMİMİYET

Mutluluk sıralamasında dünya birincisi olan Danimarka’dan doğan felsefenin temeline bakıldığında “nasıl mutlu olunabilir” sorusuna cevap aranır. Hygge kelimesinin karşılığı tam olarak yoktur. Telaffuzu ise “huggah” şeklindedir. Mutluluk, huzur, rahatlık, sıcaklık, samimiyet gibi kavramları beraberce barındırır hygge kelimesi.

Mutlu olma felsefesi olan hygge’ya göre mutluluğun olmazsa olmazı sıcacık gülümseme ve yapmacıktan uzak bir karakterdir.

“Müminler birbirlerine karşı asla niyet okuyucu olmamalı, zihnindeki zannı okumaya kalkmamalı, itibarsızlaştırmaya kalkışmamalı, tecessüse düşmemeli, aleyhinde konuşmamalı, gıybet etmemeli.”

İnsanlara karşı yanlış beyandan ve yüksek seviyedeki iltifatlardan uzak durulması gerekir. “İnsanın özünde söylediğiyle dilindeki arasında bir uyum, ahenk olmalı, çünkü samimiyet güven ortamı doğurur. Samimiyetin yok olması, güvenin yok olması demektir. Güven kaybolunca sevgi ve saygı da kaybolur.”

Samimiyet ve sevginin ölünceye kadar birlikte yürümesi lazımdır.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir